-
1 блуждать
-
2 herumkommen
herum|kommen1) ( reisen) gezip dolaşmak;sie ist viel in der Welt herumgekommen dünyayı epey gezip dolaştı2) ( vermeiden können) kaçınabilmek (um -den);darum \herumkommen, etw zu tun bir şeyi yapmaktan kaçınabilmek3) ( umgehen)um die Ecke \herumkommen köşeyi dönmek -
3 колесить
См. также в других словарях:
orası senin, burası benim dolaşmak (veya gezmek) — durmadan gezip dolaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mehtaba çıkmak — ay ışığında gezip dolaşmak O gece mehtaba çıkmak için bir hayli evvelinden başlayan tatlı bir hazırlık devresi vardı. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
atın varken yol tanı, ağan varken el tanı — elde imkân varken gezip dolaşmak, dost edinmek gerekir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
DEVR-İ EBVAB — Kapı kapı gezip dolaşmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
gezinmek — nsz 1) Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek Başı bir düşünceyle ağırlaşmış gibi öne düşük, elleri cebinde, geziniyordu. P. Safa 2) Belirli bir çevre içinde gezip durmak Bir akşam rıhtım boyunda geziniyordum. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gezmek — nsz, er 1) Hava alma, hoş vakit geçirme vb. amaçlarla bir yere gitmek, seyran etmek Tek başına buralarda gezdiği hâlde aradığını bulamıyordu. O. C. Kaygılı 2) Bir yerde dolaşmak, yürümek Kunduralarını çıkarır, satar, yalın ayak gezerdi. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
SEVM — Satılık bir şeye kıymet takdir etme, paha biçme. * Su i kasd. Zulüm ve minnete giriftar etmek. Derde sokmak. * Dağlamak. * Başına buyruk olup istediği yere gitmek. * Kuş havada dolaşmak. * Satışa arzetmek. * Satın almak istemek. * Fâide… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük